Saatçi Arif

İş başka, meslek başka

fft6_mf1296

Çetin Altan

1960-70 yılları arasında çok gençten bir adam Caddebostan’dan Şaşkınbakkal’a yürürdü. Her sabah yürürdü.
Bendeniz de o yıllarda “sabah yürüyüşleri” yapıyor ve Bağdat Caddesi’nde aynı yöne doğru yürüyüp, dönüyordum.
* * *
Sonunda saptamıştım o genç adamın ne iş yaptığını. O, saatçi Arif’di, dükkânını açmaya gidiyordu.
* * *
Türkiye’nin sıkışıklığı bir meslek sahibi olan saatçi Arif ile, hiçbir meslek sahibi olmayan sivil bürokratları arasındaydı.
* * *
Saatçi Arif bir meslek sahibiydi ve bir dükkânı var ama etkili bir payesi yoktu.
Sivil asker bürokratların ise, meslekleri yoksa da “payeleri” vardı.
* * *
Aradaki keskin fark, sabahları Arif’in “resmi bir büroya” gitmemesi ve Devlet’in “Koskoca bir Deniz Asayiş Müdürü” olmaması, Bürokratların da “özel bir dükkân” sahibi olmamalarıydı.
* * *

Bir gün kol saatim duruvermişti

Bir gün kol saatim duruvermişti. Saat, sünnetimde hediye gelmiş bir İsviçre saatiydi.
Doğru saatçi Arif’in dükkânının yolunu tutmuştum.
* * *
Ve o zaman yakından görmüştüm Arif’in işini nasıl sevdiğini.
O, 2,5 metreküplük bir atölyede bir mikroskobun üstünde içini açıp çıkartmış altın bir kol saatinin minicikten de miniminicik çarklarını inceliyordu.
* * *
ABD’de ise NASA dairesinin uzmanları da, Uzay’daki “Merkür”, “Venüs”, “Mars”, “Jüpiter” gezegenlerini, 2 metre 15 cm. çapı olan “Hubble” teleskoplarıyla öyle izliyorlardı.
* * *
Dedem Tatar Hasan Paşa, Romanya’da yaşayan ve Tataristanlı olduğu bilinen bir “Tataristanlı” arabacının oğluydu.
* * *
Oğlu Hasan’ın, kendisinden daha “itibarlı” olması için onu İstanbul Topçu Mektebi’ne yazdırmıştı.
Hasan Kıpçak da, okulun önde gelen talebelerinden biri olarak bitirmişti mektebi ve Berlin’e 6 aylığına staja yollanmış ve orada 10 yıl unutulmuş bir Alman binbaşısı olmuştu.
* * *
Hem Türk, hem Müslüman kökenli olduğu için bir Alman Generali olması imkânsızdı. Dedem de o tarihlerdeki “Erkânı Harbiye” kuruluşuna bir dilekçeyle durumu açıklamış ve İstanbul’a alınarak Topçu Okulu’na müdür yapılmıştı.
* * *
Aradaki farklar hep “Meslek ile Paye” arasındaki farklara dayanıyor. Garp’daki meslek titizliği o yüzden yok bizde.
Böylesi bir sakatlık yüz yıla yakın bir süre sonra gele gele içinde bulunduğumuz duruma geldi.
* * *
Türkiye’de böylesi bir çağ dışı kalmayı öngörebilecek bir birikim mevcut değildi. Mustafa Kemal Paşa bir emir vermiş ve sizi “asrileştirmişti”.
* * *
Yazıyla uğraşmanın en iyi yönlerinden biri de, yaşamındaki gözlemler sıralandığı zaman “matrakoloji” olması…